Gazete Ajansı

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Sağlık
  4. »
  5. Dijital Yorgunluk: Modern Hayatın Sessiz Pandemisiyle Mücadele Yolları

Dijital Yorgunluk: Modern Hayatın Sessiz Pandemisiyle Mücadele Yolları

Gazete Garanti Gazete Garanti -
6 0
dijital yorgunluk - Dijital Yorgunluk: Modern Hayatın Sessiz Pandemisiyle Mücadele Yolları

Gazeteajansi.com.tr olarak, günümüzün hızla değişen dünyasında giderek daha fazla insanı etkileyen bir sorun olan dijital yorgunluk konusunu mercek altına aldık. Medicana Sağlık Grubu Psikiyatri Bölümü’nden Dr. Öğretim Üyesi Müge Yaşar, modern yaşamın getirdiği yoğunluk ve teknoloji kullanımının ruh sağlığı üzerindeki etkilerine dair önemli açıklamalarda bulundu. Dr. Yaşar, sürekli yorgunluğun basit bir durum olmadığını, altında yatan pek çok nedenin bulunduğunu belirtti.

Dijital Dünyanın Gölgesinde Artan Yorgunluk Hali

Dr. Müge Yaşar, ‘Sürekli yorgunluk bir teşhis değil, bir sonuçtur’ diyerek konuya dikkat çekti. Bu yorgunluğun arkasında depresyon, anksiyete, uyku bozuklukları ve iş yaşamının getirdiği baskılar gibi geniş bir yelpazenin yer aldığını ifade etti. Pandemi sonrası dönemde artan dijital etkileşim ve hızlanan yaşam temposu, insan biyolojisinin kaldırabileceğinden daha hızlı bir ilerleyişe neden oluyor. Bu durum, ‘yorgunluk’ kavramını toplumun genel bir meselesi haline getirmiş durumda.

Sosyal Medya Bağımlılığı ve Tükenmişlik Sendromu

Özellikle sosyal medya kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte, ‘dijital tükenmişlik’ olarak adlandırılan yeni bir ruh sağlığı tablosu ortaya çıkıyor. Dr. Yaşar, bu durumun anksiyete, depresyon, kronik yorgunluk, tükenmişlik hissi ve dikkat eksikliği gibi belirtileri tetiklediğini vurguladı. Dünya Sağlık Örgütü tarafından ‘iş yaşamına özgü bir stres yanıtı’ olarak tanımlanan tükenmişlik sendromu (burn-out), enerji tükenmesi, işle duygusal uzaklaşma ve mesleki verimlilikte azalma gibi sonuçlar doğuruyor.

Sürekli Uyaranlara Maruz Kalmanın Bedeli: Teknolojik Stres

Gelişen teknolojiyle birlikte bireylerin sürekli olarak bildirimler, mesajlar, aramalar ve sosyal medyadaki kusursuz hayatlar gibi uyaranlara maruz kaldığını belirten Dr. Yaşar, ‘geride kalıyorum’ hissinin ve her an ulaşılabilir olma beklentisinin ruh sağlığında ciddi tahribata yol açtığını söyledi. Yoğun iş temposu, şehir yaşamı ve dijital uyarana maruz kalmak, beyni sürekli yüksek alarmda tutarak kronik strese neden oluyor. Bu durum, vücudun sempatik sinir sistemini sürekli aktif tutarak ‘savaş ya da kaç’ modunda kalmasına yol açıyor. Kortizol ve adrenalin seviyelerindeki yükseliş, bedenin yıpranmasına ve ‘allostatik yük’ denilen duruma sebep oluyor.

‘FoMO’ ve Dijital Yorgunluk: Yeni Kavramlar, Eski Sorunlar

Literatürde ‘sosyal medya yorgunluğu’, ‘teknostres’ ve ‘Fear of Missing Out (FoMO)’ gibi kavramların ciddi şekilde incelendiğini belirten Dr. Yaşar, bu durumların artışıyla birlikte anksiyete, depresyon, yorgunluk ve tükenmişlik hissinin yanı sıra dikkat eksikliğinin de arttığını dile getirdi. Bu sorunlarla başa çıkmak için bireylerin yaşam ritmini yeniden ayarlaması ve gerekirse profesyonel destek alması büyük önem taşıyor.

Çözüm: Dijital Detoks ve Bilinçli Teknoloji Kullanımı

Dr. Yaşar, sürekli yorgunluğun bedenin ve zihnin bir alarm sistemi olduğunu belirterek, çözümün yaşam ritmini ayarlamakta ve ruh sağlığı uzmanlarından destek almakta yattığını vurguladı. Özellikle pandemi sonrası artan ekran süresi, uyku bozuklukları, hareketsizlik ve özgüven sorunlarıyla ilişkilendiriliyor. Bu nedenle ‘dijital hijyen’ ve ‘dijital detoks’ önerileri önem kazanıyor. Zaman yönetimi, sınırlar koymak ve özellikle yatmadan önce ekranlardan uzak durmak, zihinsel yorgunluğu azaltmada bilimsel olarak kanıtlanmış etkili yöntemlerdir.

Anı Yaşamak ve Kendine Şefkat Göstermek

Yorgunluk ve tükenmişlik halinden korunmanın bir diğer yolu ise farkındalık (mindfulness) ve nefes egzersizleridir. Anı yaşamaya odaklanmak, zihnin geçmiş ve gelecek endişeleri arasında kaybolmasını engeller. Düzenli nefes egzersizleri, parasempatik sinir sistemini aktive ederek bedenin dinlenmesine yardımcı olur. Enerjimizi tüketen değil, anlam ve amaç katan aktivitelere yönelmek, sosyal bağları güçlendirmek ve kendine karşı nazik olmak, bu zorlu süreçte bize rehberlik edecektir.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir